14.07.2018

“KÖRÜ KÖRÜNE BİRİLERİNE ASLA BAĞLANMAMALIYIZ!”

15 Temmuz hain darbe girişiminin ikinci yıl dönümü münasebetiyle, İl Müftümüz Doç. Dr. Şahin Güven, bugün (13 Temmuz 2018) Hunat Camii’nde, 15 Temmuz konulu bir vaaz verdi.

Vaaz öncesinde din görevlileri ve hafız gençler tarafından Kur’an-ı Kerim ve kasideler okundu; cemaatle birlikte salavatlar ve tekbirler getirildi.

Önümüzdeki Pazar gününe denk gelen 15 Temmuz tarihinde öğleden önce saat 11.00’da şehitlikler ziyaret edilerek Kur’an-ı Kerim okunacağını ve dualar edileceğini, sonra da yine Hunat Camii’nde öğle namazından önce Kur’an-ı Kerim ve mevlid-i şerifler okunacağını, hatimlerin duaları yapılacağını, günün akşamında da Cumhuriyet Meydanı’nda icra edilecek çeşitli programlara katılacaklarını ve gece 00.13’te tüm Türkiye’de olduğu gibi Kayseri’de de salalar okunacağını ifade ettikten sonra sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizler, kin beslemeyeceğiz. Ama ihanetleri de asla unutmayacağız. Unutmayacağız ve aynı zamanda da unutturmayacağız. Unutursak bu ihanetler yenilenir. O zaman çocuklarımıza ve gençlerimize bunları iyi anlatmalıyız.

Yüce Mevla, Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olan Bakara Sûresi’nde münafıklardan bahseder. Onlardan bahsederken de bir özelliklerini söyler. Birçok özellikleri var münafıkların; emanete ihanet etme, yalan söyleme, sözün durmama gibi. Onları anlatırken, bir özelliklerinin üzerinde daha vurgulu olarak durmaktadır.

Öncelikle şunu söylemek isterim: Bizler, Anadolu insanı olarak dine karşı duygu yoğunluğu olan insanlarız. Kim bize, dinden, Allah’tan, Peygamberden bahsederse onu iyi görür ve ona hemen inanırız. Bizi, din ile aldatan insanlar var. Bazı eksikliklerimiz var; bu da bilgi eksikliğimizdir. Bu duygularımızı bilgi ile güçlendirirsek, hiç kimse bizi kandıramaz. Onun için bilgi eksikliğimizi gidermek zorundayız. Bilgi eksikliğimizi giderdiğimizde, din ve İslam adına bize yaklaşmaya çalışanlara şunu sormak görevimiz olur: ‘Sen bana dinden bahsediyorsun ama söylediğin şey, Kur’an-ı Kerim’e ters, Sünnet’e ters. Çünkü Yüce Allah, Kur’an’da şöyle buyuruyor ama sen böyle diyorsun. Nedir bunun durumu?’ İşte bu şekilde onları sorgularız. Birçok insan, İslam adına kendilerine söylenenleri sorgulamadan kabul etmektedir.

Bizler, kim olursa olsun din istismarcılarının hepsine, adı ne olursa olsun halkımızın temiz dini duygularını istismar ederek kendi menfaatleri peşinde koşanlara engel olmalıyız. Düşman, erkekçe ve mertçe gelmiyor her zaman; kalleşçe geliyor ve içimizden hainler buluyor. Ülkemiz, darbeler ülkesidir. Bütün darbelere karşı olmalıyız. 1960’da darbe yapıldı ve ülkenin başbakanını astılar. Eğer o gün, tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi halkımız darbecilerin karşısında olsaydı, asla bunu yapamazlardı ve ondan sonra da darbeler tarihi yok olurdu. Ama baktılar ki halk bir şey demiyor; hemen arkasından 1971 darbesini yaptılar. O yetmedi; 12 Eylül 1980 darbesini yaptılar. Sonra o da yetmedi; 28 Şubat 1997 postmodern darbesini yaptılar bu ülkede. Bunların hepsinin, dış mihraklar tarafından yönetildiğini, artık hepimiz biliyoruz.”

 

“BU ÜLKENİN GELECEĞİNİ ÇALDILAR!”

Türkiye’de meydana gelen darbelerin ne kadar zarar verici olduğunu anlamak için sadece bir örnek vermenin yeterli geleceğini söyleyen Sayın Güven, “28 Şubat’ın oluşturduğu tahribatın en büyüğü, İmam-Hatip okullarının orta kısımlarının kapatılması ve başörtüsü yasağı olmuştur. Dindar halkımızın, çocukları tesettürlü olarak ve dinini, imanını bilerek okusun diye göndereceği okul kalmayınca, bu FETÖ’nün okulları işte o zaman pıtrak gibi bitmeye başladı. Halkımız da çocuklarını bunlara gönderdi. Çocuklarımızı, önce anne-babalarından, sonra milletinden ve en son olarak da İslam’ın ana kaynaklarından kopardılar. Şimdi o çocukların bir kısmı hapishanelerde çürüyor, bir kısmı da ülkeyi terk ederek kaçıp gittiler. Çocuklarımızı, iki-üç neslimizi, bu ülkenin geleceğini çaldılar bunlar. İşte bizler, tam burada uyanık ve duyarlı olmalıyız artık. Din ve İslam adına bizi kandırmamaları için, hepimiz dinimizi en güzel şekilde öğrenmeliyiz.

Körü körüne birilerine asla bağlanmamalıyız. Gördükleri ya da gördüklerini söyledikleri rüyalarla bizleri yönlendirmeye çalışanlara asla pirim vermemeliyiz. Düşmanlarımız, içimizden hainler devşiriyor. Eğer aklımızı kullanarak dinimizi sahih yollardan öğrenmezsek, halkına hizmet eden vakıf, dernek, cemaat gibi yerleri, birtakım insanlar kötü emellerine alet edebilirler” dedi.

Sözünün başında bahsettiği ayete tam burada yer veren Sayın Güven, ayette söylenilen kişiler ile FETÖ’nün ne kadar benzeştiğine dikkat çekerek şöyle devam etti:

“Bakara Sûresi’nin 10 ve 11. ayetlerinde Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: Bunlara, yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiğinde, ‘Biz ancak ıslah edicileriz!’ derler. İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat farkında değillerdir. Evet, ıslah etmek için, sulh yapmak için uğraşıyoruz, derler. Bu darbecilerin adı da ‘Yurtta Sulh Konseyi’ idi hatırlarsanız. Yani onlara, ‘Yeryüzünü ve toplumu ifsat etmeyin, kargaşa çıkarmayın, darbeler yapmayın’ dense ‘Asıl sulhu biz yaparız’ derler. Yüce Allah da, ‘Asıl fesatçılar, bozguncular onlardır’ buyuruyor.

Biz, millet olarak bu yanlış yapıları iyi bilmeliyiz. Müslümanlığı da iyi bileceğiz ve sahih dini bilgilerle donanacağız ki kimse bizi kandıramasın.”

Sayın Güven, vaazının ardından uzunca duygulu bir dua etti ve cemaat de bu duaya hep birlikte “Âmin” dedi.