13.07.2018

MÜFTÜLÜK PERSONELİNE DİN İSTİSMARI İLE MÜCADELE SEMİNERİ

“FETÖ, BÜTÜN KUTSALLARIMIZI İSTİSMAR ETTİ!”

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı, 12 Temmuz 2018 Perşembe günü, üç gün sürecek bir dizi program ve ziyaretler için Kayseri’ye geldi.

İl Müftülüğümüzün organize ettiği ve Erciyes Üniversitesi 15 Temmuz Yerleşkesi konferans salonunda gerçekleşen “Din İstismarı İle Mücadele & Din Görevlileri Buluşması” seminerinde, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Hüseyin Arı ve Diyanet İşleri Uzmanı Mustafa Irmaklı, birer konuşma yaptılar.

Programın açılış konuşmasında söz alan İl Müftümüz Doç. Dr. Şahin Güven, “iki yıl önce 15 Temmuz 2016 Cuma gecesinde vuku bulan hain darbe girişiminde, ülkemizde ilk salaların okunmaya başlandığı illerden birisiyiz. Ayrıca o gecenin sabahında, Cumhuriyet Meydanı’nda yüz bin kişiyle birlikte Sabah namazını kıldık. Geçen yıl da valiliğimizin öncülüğüyle yapılan programlarda, aynı şekilde İl Müftülüğü olarak bizler de katkıda bulunarak yine sabah namazımızı Cumhuriyet Meydanı’ndaki Bürüngüz Camii’nde birlikte kıldık. Bu Pazar günü gerçekleştirilecek programlarda yine İl Müftülüğü olarak etkin bir şekilde görev alacağız” ifadelerini kullandı.

Ayrıca Sayın Güven, önümüzdeki Pazar günü, meydanda, STK’ların kuracağı stantların yanında İl Müftülüğümüzün de standının kurulup, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanan FETÖ ve DAEŞ gibi dini istismar örgütlerini konu alan kitapçıkların orada halkımıza ücretsiz olarak dağıtılacağını söyleyerek bu programa iştirak eden mesai arkadaşlarına teşekkürlerini sundu.

“ÜÇ GÜN BOYUNCA KIRK İLDE SEMİNERLER YAPILACAK!”

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Sayın Martı, din istismarı ile mücadele konusunda verilen bu seminerlerin Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından organize edildiğini ve yaklaşık bir ay öncesinde başlanılıp 41 ilde gerçekleştiğini söyleyerek şunlara değindi:

“İllerde yapılan bu çalışmalar, yalnızca din gönüllülerimizle buluşma şeklinde değil, STK temsilcileri ve bilim mahfilleriyle buluşma, valiliğimizi ve rektörlüğümüzü ziyaret ederek onları bilgilendirme, yerel TV kanallarında konuyla ilgili programlar icra etme, halka yönelik konferanslar ve öğrenci yurtlarında öğrencilere yönelik bilgilendirme seminerleriyle yaklaşık üç gün boyunca, mümkün olduğunca ili, bu konuda muhatap alma üzerine kuruludur. Daha önce 41 ilimizde gerçekleştirildi. Şimdi de 13-15 Temmuz tarihleri arasında 40 ilimizde bu seminerler yapılacak. Seminerlerde, Diyanet İşleri Başkan yardımcılarımızdan başlamak üzere başkanlık teşkilatımızın tamamının Anadolu’da bu görevi icra etmesi tasarlandı. Hayırlara vesile olmasını diliyorum.”

Sayın Martı, toplumumuzun duygu ve samimiyetinin olduğu kadar din konusunda sağlam kaynaklardan bilgi edinme eksikliği olduğunu vurgulayarak, doğru bilgiyi toplumla buluşturmaya ihtiyacımız olduğunu söyleyerek sözü Sayın Irmaklı’ya bıraktı.

“DEAŞ GİBİ ÖRGÜTLER İŞGAL COĞRAFYALARINDAN ÇIKIYOR!

Diyanet İşleri Uzmanı Mustafa Irmaklı, konuşmasında DEAŞ’ten bahsedeceğini ve anlatması gereken noktaları özetleyeceğini belirterek sözlerinde şu hususlara yer verdi:

“Hepimizin bildiği üzere bu İslam coğrafyasında son yüz yılda, din üzerinden yapılan bir kavga, bir savaş var. Ama yakından baktığımızda, DEAŞ ve benzeri yapılar, dinin kendisinden, dini referanslardan ortaya çıkan yapılar değildir. Eğer bunlara, dinin içinden çıkan yapılar olarak bakarsak, hata yapmış oluruz. Öncelikle bütün meselelerin sebebini iyi anlamak durumundayız. Sebebini doğru anlamadığımız meseleleri çözmemiz mümkün değildir. Bu yapıların sosyal, iktisadi ve küresel sebepleri olduğunu görüyoruz. Yine bu yapıların tamamı, işgal coğrafyalarında ortaya çıkıyor. Afganistan’ın işgaliyle el-Kaide, Irak’ın işgaliyle DEAŞ, Somali’nin işgaliyle Boko Haram, Nijerya’ya baktığımızda Şebab ve benzerlerinin ortaya çıktığını görüyoruz.

Bizler, bu toplumun dini hayatına rehberlik etmekle görevli olan insanlar olarak, dünyanın son iki yüzyılını bilmekle yükümlüyüz. Eğer bu son iki yüzyılı bilmezsek dünyanın geleceğine katkımız olamayacaktır. Temel İslami bilgilerin yanında bu tarihi bilgiye de sahip olabilmeliyiz.

DAEŞ denilen bu yapı, işgal edilen coğrafyalarda talan edilen insanların oluşturduğu yapı. Uluslararası güçlü iktidar savaşlarının, silah ticaretinin, uyuşturucu ve petrol ticaretinin, küresel projelerin, küresel emperyalizmin ortaya çıkardığı bir yapı. Ama nihayetinde dünyaya dönük yüzü olarak İslam’ı, İslam’ın kavramlarını kullanan bir yapı. Dolayısıyla sosyal, siyasal ve iktisadi sebepleri incelenmeli. En çok da dini kavram ve argümanlarla ortaya çıktığı için konuşmalıyız. Bunun temelsizliğini, tutarsızlığını düşünmek ve konuşmak zorundayız.

DEAŞ’e katılanlara baktığımızda, 4-5 ana kitleden bahsedebiliriz. İşgal coğrafyalarında yaralı bilinçle, isyanla büyüyen gençler… Bu yapılar, ya bir coğrafyayı işgal etmek ya da işgal sonrası dizayn etmek için kullanılıyor. Ve özellikle de o coğrafyalarda akl-ı selimi kaybeden öfke dolu insanlar biriktiriyorlar. İşte bu insanlar, böylece bu yapılara katılıyor.”

DEAŞ’e genelde gençlerin iştirak ettiğinin ve bu yapının usulsüz bir şekilde İslami tanımları kullandığının altını çizen Sayın Irmaklı, örnekler vererek ve tavsiyelerde bulunarak konuşmasını tamamladı.

“İSTİSMAR ETMEDİK ŞEY BIRAKMADILAR!”

FETÖ hakkında konuşmak için kürsüdeki yerini alan Din İşleri Yüksek Kurulu Sekreteri Hüseyin  Arı, bu yapının pek çok özelliğinin olduğunu söyledikten sonra sözlerini şöyle sürdürdü:

“FETÖ’nün bir özelliği de takiyyedir. ‘Tebliğ yapıyoruz’ diyerek takiyye yapıp Şia gibi hareket ediyorlar; her ne kadar ‘biz takiyye yapmıyoruz’ deseler de. Kendileri dışındaki dini yapıları, cemaatleri dışlıyorlar ve onları küçük görüyorlar. Kendilerinin çok daha farklı olduğunu söylüyorlar. İslam için çok büyük işler yaptıklarını ifade ediyorlar. Güya bu ulvi amacı gerçekleştirmek için, kendilerince doğru buldukları gayrimeşru usullerle birtakım işlere girişiyorlar. İslam anlayışına tamamen ters bir durum bu. Çünkü meşru hedefe, gayrimeşru yollarla asla gidilemez. Ama maalesef bunlar, çok rahat bir şekilde yapabildiler.

Kendilerine bağlı olan her bireyin, kamusal ve özel durumunu kontrol altında tutmaya çalışıyorlar. O bireyi ailesinden bile koparabiliyorlar.

Örgüt üyesi gençlere, ailelerini adeta birer düşman gibi gösteriyorlar. Böyle yaparak tamamen ailevi bağlardan koparmış oluyorlar.

FETÖ, bizim bütün kutsallarımızı istismar etti. Bunu niçin yaptı peki? Kendi kirli emellerini, amaçlarını gerçekleştirmek için. Allah Teâlâ’nın, Peygamber Efendimizin haklarını, dini kavramları istismar etti. Dinler arası diyalog ile bizlerin diğer dinlere bakışımızdaki kodları istismar etti. Kısaca kendi amaçlarını gerçekleştirmek için istismar etmedikleri bir şey bırakmadılar.

FETÖ ve lideri hakkında pek çok noktaya değinen Sayın Arı, bu yapıya karşı daha fazla uyanık olunması gerektiğini, din gönüllüsü insanlara da bu noktada çok iş düştüğünü hatırlatarak sözlerini bitirdi.

Seminere, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı, İl Müftümüz Doç. Dr. Şahin Güven, Din İşleri Yüksek Kurulu Sekreteri Hüseyin Arı, Diyanet İşleri Uzmanı Mustafa Irmaklı, ilçe müftüleri, vaiz ve vaizeler, şube müdürleri, murakıplar, şefler, din görevlileri ve Kur’an kursu öğreticileri katıldı.