25.07.2018

“KÂBE’DE DUA EDERKEN KALBİMİZ DİLİMİZE EŞLİK ETMELİ!”

İl Müftüsü Doç. Dr. Şahin Güven, 25 Temmuz 2018 Çarşamba günü, İl Müftülüğü konferans salonunda, “Hac Bilgilendirme Semineri” kapsamında “Otel Tipi” hacı adaylarına hitap etti.

Konuşmasında, kutsal beldelere ibadet yapmak gayesiyle gidildiği için, orada bulunulduğu süre zarfında ibadetin ruhuna uygun hareket etmek gerektiğini ifade eden Sayın Güven, “Yüce Allah, dünyanın öbür ucunda da olsa imkânı elveriyorsa, erkek-kadın bütün Müslümanlara haccı neden farz kıldı? Bu, bir seyahat değil, turistik seyahat hiç değil. O zaman niye gidiyoruz? İlk atamız Hz. Âdem (a.s.) ve Havva validemizin yeryüzünde bir araya geldikleri ve insanlığın bu dünyada neşv-ü neva bulduğu yerdir kutsal topraklar. Kur’an-ı Kerim’de, ‘Yeryüzünde Allah’a ibadet maksadıyla inşa edilen ilk mabet, Mekke’deki evdir, yani Kâbedir’ buyurmaktadır Rabbimiz.” dedi.

İslam Ümmetinin; Sağlık, Sıhhat ve Selameti İçin Dua Etmeliyiz

Hacı adaylarına, orada bulundukları süre zarfında bol bol ibadet dua etmelerini tavsiye eden Sayın Güven, ister kendilerine verilen kitaplardan, isterse içlerinden geldiği gibi olsun duayı bırakmamalarını belirterek şunları söyledi:

“İçinizden geldiği gibi dua edebilirsiniz. İnsan, aklından ve kalbinden geçen duaları yapmalı. Çünkü o dualar, yalnızca dilden değil, kalpten gelen dualardır. Bazen insanlar, dilden dua okurlar ama kalplerinin dillerine eşlik etmediği olur. Duayı içimizden geldiğince yaparsak anlamlı olur. Orada en çok yapılacak şeylerden birisidir dua. Duanın zamanı ve yeri yoktur. Her an dua yapılabilir. Dua, müminin Rabbiyle buluştuğu andır. Dua, müminin miracıdır. Duayı, tabi ki kendimiz için yapacağız. Ama aynı zamanda Rabbimizin bize öğrettiği gibi de dua etmeliyiz. Hepimizin bildiği ve okuduğu ‘Rabbenağfirli’ duasında bakın ne diyoruz: ‘Ya Rabbi! Beni, anne-babamı ve bütün mü’minleri kıyamet gününde bağışla.’ Kendimizle birlikte, anne-babamız ve bütün Müslümanlar, ümmet-i Muhammed’in; sağlık, sıhhat ve selameti için de dua etmeliyiz.”

Tebessüm, Karşımızdaki İnsana Pozitif Bir Enerji Verir

O manevi iklimi soluyacak olanların, kendilerini ibadete adayıp insanlara devamlı iyilik yapmaları gerektiğini hatırlatan Sayın Güven, bu iyiliğin nasıllığını şöyle anlattı:

“Dilini, ırkını bilmediğimiz ve tanımadığımız insanlara nasıl iyilik yapacağız? Mesela yanımıza gelip birisi oturdu diyelim; zenci ya da çekik gözlü bir Müslüman. Dönüp bir tebessüm edelim ona. Dilini bilmemize gerek yok. Müslüman kardeşine tebessüm etmenin sadaka olduğunu buyuruyor Peygamber Efendimiz. Tebessüm ettiğimizde, durmadan sadaka dağıtmış gibi oluyoruz. Tebessüm, karşımızdaki insana pozitif bir enerji verir, onu iyi anlamda harekete geçirir. Dilini bilmesek de o kişiyle duygusal bir diyalog kurmuş oluruz.”

Sabrı Kuşanmak Gerek

Sözü haccın olmazsa olmazlarından ihrama getiren Sayın Güven, onun, kefenden farkı olmadığını ve hacı adaylarına ölümü hatırlatması gerektiğine vurgu yaparak, “O ihramları giydiğimizde, hele hele Arafat meydanında milyonlarca insanın ihrama büründüğü anda, biz ‘Ya Rabbi! Ölmeden önce ihrama büründük, kefenimizi giyindik geldik. Sana getirebileceğimiz, sadece kalbimizdeki iman ve salih amellerimizdir’ diyoruz aslında” ifadelerini kullandı.

Milyonlarca insanın içinden haccın kendilerine nasip olduğu için şükretmelerini ve özellikle sabrı kuşanmalarını söyleyen Sayın Güven, hakkıyla yapılan bir haccın, Peygamber Efendimiz tarafından cennetin müjdeleyicisi olduğunun, bundan dolayı manevi anlamda donanımlı olmaya gayret etmek gerektiğinin altını çizdi.Hacı adaylarına, şimdiden ibadetlerinin kabul olmasını temenni ederek sözlerini tamamladı.